Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Yunus Emre
#1

Yunus Emre'nin gerçek kimliği :

Birinci yaşamı Ali Ekber’dir. Türbesi Hacı Bektaş’ta Delikli taştadır. İkinci yaşamında Tokat’ın Hubiyar Köyünden çıkarak Yunus Emre olarak yaşamıştır. Türbesi Fırat Nehri içindedir. Üçüncü türbesi Eskişehir’de ismi Zekeriya Peygamber’dir. Yunus olarak bilinir. Dördüncü yaşamı Malatya’da Hasan Basri olarak bilinir. Türbesi Fırat Nehri içerisindedir. Beşinci yaşamı ise Gaziantep’de Kara Baba olarak bilinir. Antep baklavasının sırrı bundandır. Altıncı yaşamında ise Sivrihisar’da Seyid Baba olarak yaşamıştır. Yunus Emre'nin , Ali Ekber yaşamında babası Mustafa Kemal’dir. Annesi Kara Fatma olarak bilinen Fatıma’dır. Hacı Bektaşi Velilerden gelmedir. Bir dedesi de Veysel Karani’dir.

Bildiren : Pir Zöhre ANA

http://www.zohreanaforum.com/alevilik-be...miydi.html
Cevapla
#2

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hak'kı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil

Doğru yola gittin ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil

Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil

YUNUS bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka metahların satar
Yükü gevherdir tuz değil

Yunus Emre
Cevapla
#3

Bir avuç toprak, biraz da suyum ben
Neyimle övüneyim, işte buyum ben...

Yunus Emre
Cevapla
#4

Ulu Ozanlar - Yunus Emre


alevi pirleri
Cevapla
#5

Yunus Emre...

Onüçüncü yüz yılda yaşayan büyük ozanlardan biri de Yunus Emre’dir. Yaşamı ile İlgili olarak elimizde kesin bir bilgi yoktur.Anadolu’da on yedi yerde makam mezarı bulunmaktadır. Ancak yoğun olarak Eskişehir veya Konya’da doğup bütün Anadolu’ yu gezdiğine inanılmaktadır. Velayetname-i Hacı Bektaş Veli’de Yunus Emre ile ilgili şu söylence yer almaktadır. Eskişehir’in küçük bir köyünde yaşayan Yunus Emre kıtlık başlayınca Hacı Bektaş-ı Veli’ye buğday almaya gider. ...Hacı Bektaş Veli, Yunus’a; ” Buğday mı istiyorsun himmet mi?” Yunus ” köyüm açtır. Buğday istiyorum” der. Buğdayı arabasına yükleyip yola çıkan Yunus, himmet isteğini anlayıp geri döner. Hacı Bektaş Veli onu Taptuk Emre’nin dergahına gönderir. Yunus orada yedi yıl hizmet eder. Günü dolunca heybesi omzunda ” bir ben vardır ben de benden içeri” diyerek köy köy dolaşır; Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz...

http://www.zohreanaforum.com/alevi-turku...post164272
Cevapla
#6

Yunus Emre - Taptuk Emre - Hacı Bektaş Veli

Bektaşi geleneğinin Yunus'u Hacı Bektaş diyarından Tabduk Emre Dergâhı'na göndermesi boşuna değildir. Zira Yunus'un eğitilmek üzere kendisine gönderildiği Tabduk Emre de Hacı Bektaş yolunun erenlerindendir. Çünkü Hacı Bektaş, o çağda ulu bir şeyh olarak bütün Anadolu erenlerinin bağlı bulunduğu en üst makamdır. Tabduk Emre'ye de o, el vermiştir.

Menkıbe, bu münasebeti şöyle izah eder: "Hacı Bektaş, bir gün kendi Dergâhı'nda büyük bir toplantı düzenler. Bu toplantıya bütün tekkelerin mürşidleri gelir fakat Tabduk Emre gelmez. Hacı Bektaş ona elçi yollayarak bu durumun sebebini sorar. Tabduk Emre, bunun üzerine Sulucakarapüyük'e gelir. Gelmeyişini "Biz perde ardından velâyeti alırken orada sizi görmedik. O makamda görmediğim birinin davetine bu yüzden gelmek istemedim, der. Hacı Bektaş, bu açıklama üzerine "Velâyeti aldığı kimseyi tarif etmesini söyler. Tabduk Emre de onu görmedim. Perde arkasından el verdi. Ancak avucunun içinde yeşil bir ben vardı, der. Hacı Bektaş, bu söz üzerine sağ elinin avucunu açar. Tabduk, Hacı Bektaş'ın avucuna bakınca ortasında o yeşil beni görür ve vecd içinde kendinden geçer. Ve size bağlandım anlamında "Tabduk…., Tabduk sultanım" diyerek Hacı Bektaş'a bağlılığını belirtir."

Menkıbe, hadisenin sonunu şu cümle ile bağlar: "O günden sonra Tabduk Emre namı ile Sakarya havzasında bulunan kasaba ve köyleri irşada devam eder." Menkıbenin bu bilgisi, karşımıza bir şeyh portresi çıkarıyor; ama onun hayatı da dervişi Yunus'un ki gibi çok aşikâr değildir. O da dervişi Yunus gibi bilinmezlikler sultanıdır. Kimi tarihi kaynakların onunla ilgili verdiği sınırlı bilgilerden çıkarabileceğimiz portre ise şöyledir:

Tabduk Emre, bir 13 . yüzyıl sufisidir. Hoca Ahmet Yesevi çizgisine bağlıdır. Orta Asya'dan gelen Sinan Efendi yahut Ata Sinan isimli bir şeyh tarafından irşad edilmiştir. Anadolu'da Sakarya vadisindeki Karanlık Dere'de (Bugünkü Emrem Sultan Köyü) yaşamıştır. Alperenlerin ulularındandır. Burada bir Dergâh kurarak müritlerine bir yandan manevi eğitim vermiş, bir yandan da çiftçilik ve hayvancılık yaparak burayı üretim merkezi hâline getirmiştir.

Daha sonra, Nallıhan yöresinde Tabduk adına bir zaviyenin kurulmuş, bu zaviyeyle ilgili olarak Nallıhan'ın Kozlu Köyü'nde vakıf tesis edilmiş olması ve Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa tarafından bu vakfa yardımlar yapıldığını gösteren belgelerin varlığı Tabduk Emre'ye de tarihi bir şahsiyet gözüyle bakmamızı gerektirecektir.

Yunus, Divan'ında yer alan Tabduk'la ilgili kimi söyleyişler ise bu durumu başka bir açıdan yorumlanmasına da sebep olmuştur. Kimi yorumcular, Yunus'un bu söyleyişle bir insanı değil, bizzat Cenab-ı Hakk'ı kasdettiğini söylemektedirler. Faruk Kadri Timurtaş, böyle düşünenler arasındadır. Ona göre "Tabduğumuz" sözünün "mabud", "ilah" anlamına gelmektedir. Dolayısıyla "Tabduk" kelimesi Allah manasındadır. Yunus Emre "Halka Tabduk manisin saçtık elhamdüllilah" demek suretiyle Cenab-ı Hakk'ın manasını Halka anlatmış olduk, demek istemiştir.

Bu görüşlere delil olarak da Yunus'un;

Yunus Hakk'a bilişeli
Can ü gönül virişeli
Şol Tabduğ'a irişeli
Gözlerimi açar oldum.

Yunus eydür er kulıyam
Tabduğumuz dost yüzidür
İşbu söze inanmayan
İde-bilsin itdiğini

Şeyh ü dânişmend ü velî
Cümlesi birdür er yolı
Yûnus'dur dervîşler kulı
Tapduk gibi serveri var
….
Aşk sultânı Tapduk durur
Yûnus gedâ bu kapuda
Gedâlara lutf eylemek
Hem kâ'idedir sultâna

şeklindeki söyleyişleri gösterilmektedir.

Bu yorumlar da elbette yabana atılamaz. Gerçekten de bunlar Tabduk'un cismani bir varlık olarak anlaşılmasına engel sayılabilecek söyleyişler olarak değerlendirilebilir. Ama bir derviş için şeyhi hak dostu; Dergâhı ise Hak kapısıdır. Söylenen sözler de Hakk'ın bilgisidir.

Yine de bütün bunlar Tabduk'u cismanî bir varlık olmaktan çıkarmaz. Çünkü Tabduk kelimesi Erzurum yöresindeki söyleyişiyle "Taptak" şeklinde düşünüldüğünde mecazen "temiz gönüllü", yine Mehmet Tahir'e göre "abid, tapan" anlamına geldiğine göre bir şahıs ismi olmasına engel bir durum gözükmemektedir.

İlahi aşk coşkusuyla şairin hangi sözcüğe ne tür bir anlam yüklediği elbette tam olarak bilinemeyebilir. Dolayısıyla Tabduk sözü hem bir insanı hem de kimi zaman bizzat Allah'ı ifade için kullanılmış olabilir. Ama bu durum tasavvuf geleneğinde mürit için mürşid-i kâmil gerçeğini ortadan kaldırmaz. Üstelik hem geleneğin hem de tarihi vesikaların bilgileri dikkate alındığında Yunus Emre'nin en azından yolun başında Tabduk Emre müridi olduğu bir gerçektir. Bu durum Hâlveti geleneğinde de aynıdır. Orda da Yunus, bir Hâlveti büyüğü olan Tabduk Emre'nin müridi olarak gösterilir.

yunusemre.gov
Cevapla
#7

Yunus Emre der ki :

Rüzgarla geldi dört heves; yalan, riya, sabırsızlık ve nefes.
Ateşle geldi dört türlü felaket; şehvet, kibir, açgözlülük ve haset.
Canla birlikte geldi dört özellik; utanma, ahlak, üstünlük ve birlik.
Diyorum ki, rüzgar eser gider, ateş yanar geçer, can yaşanır biter; ama geriye adam olan için gök kubbede hoş bir seda kalır.
Rüzgara, ateşe değil, cana, canana bakmak gerek..!
Cevapla
#8

Benlik davasını bırak.
Muhabbetten olma ırak.
Sevgi ile dolsun yürek.
Hoşgörülü olmaya bak.

Yunus Emre
Cevapla
#9

AŞKLA GEL EY YUNUS!

Yunus Maşukun huzuruna ibadete durduğunda gönlüne şöyle bir ses doğuyor ve şöyle diyor:
“Ey Yunus! Benimle arana ne isim, ne ilim ne de anlayış koy! İlimden, amelinden, marifetinden ve isminden ayrıl.
Yalnız ve aşk ile huzuruma “ gel diyor. Özünden ayrı düşenler bir gölgeden ve taklitten ibarettirler.
Secde de başını kaldıran Yunus başını sağa çevirdiğinde ölümün yüzünü görüyor ve yüzünü derin bir huzur kaplıyor.
Ölüm meleği,”Ey Yunus gevşe ve dinlen biraz” diyor. Yunus ise “ ama çok yorgunum “ der. Ölüm meleği ise “Evet Yunus'um, "bilmek" yorar insanı” der.
Cevapla
#10

Arayı Arayı Bulsam İzini

Arayu arayu bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzünü
Hak nasip eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed canım arzular seni

Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kabe yollarında kumlara batsam
Hub cemalin bir kez düşde seyretsem
Ya Muhammed canım arzular seni


Ali ile Hasan Hüseyin anda
Sevgisi gönülde muhabbet canda
Yarın mahşer günü ulu divanda
Ya Muhammed canım arzular seni

Arafat dağıdır bizim dağımız
Anda kabul olur bizim duamız
Medine'de yatar peygamberimiz
Ya Muhammed canım arzular seni

Yunus metheyledi seni dillerde
Sevilürsün bütün hep gönüllerde
Ağlayı ağlayı gurbet ellerde
Ya Muhammed canım arzular seni

Yunus Emre
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular / Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
Taptuk emre
çerağ
Son Yorum Yazar: çerağ
07-08-2015, 03:52 PM

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi